Felsefeden edebiyata, sosyal kuramdan politik kurama, tarihten gündelik hayat çalışmalarına insani ve sosyal bilimlerin hemen her alanı için eleştirinin/eleştirelliğin, kimi çalışma alanlarının doğuşuna varan kırılmaları belirleyen özel bir anlamı var. Bugün kültürel çalışmalar alanının önemli kavramları, geleneksel kavramların eleştirel bir perspektifle yerle bir edilmesiyle ortaya çıktı. Bu atölyede, katılımcılarla birlikte eleştirinin farklı disiplinlere ait köşe taşı metinler üzerinden izini sürmeyi, eleştirinin kurucu değerinin nasıl, nerede, hangi momentte ortaya çıktığını anlamayı hedefliyorum. Böyle bir noktadan hareketle, atölyede Antik Yunan felsefesinden çağdaş felsefeye, sosyal ve politik kuramdan psikanalize, tarihten gündelik hayatın kavranışına çeşitli disiplinler içinde eleştirelliğin kurucu metinlerinden bir seçkiyi katılımcılarla birlikte okuyup tartışarak “eleştiri üzerine düşünme pratiğine” bir katkıda bulunabilmeyi amaçlıyorum.
Bu atölyede öncelikle genel olarak ideoloji kavramı değerlendirilecek, ardından başta kültürel çalışmalar ve iletişimin ekonomi politiği olmak üzere medya çalışmalarındaki eleştirel yaklaşımların ideolojiyi ne şekilde ele aldıkları bu yaklaşımların düşünsel arka planı da gözetilerek tartışılacaktır. Son olarak ise ideolojiyi, maddi yapı ile birlikte ele alan hegemonya kavramı ayrıntılı bir biçimde ele alınacak ve medya çalışmalarında hegemonyanın kullanımlarının izi sürülecektir.
İnternet bilgiye nasıl ulaştığımızı, nasıl sosyalleştiğimizi, alışveriş yapma alışkanlıklarımızı, kendimizi nasıl tanımladığımızı; kısacası tüm hayatımızı değiştirdi. Bu köklü değişimin önemli bir bölümü, cinselliğin bilgisini edinme yöntemlerimizde ve cinselliği deneyimleme biçimlerimizde yaşandı. Çünkü, internete her zamankinden daha kolay ve hızlı erişiyoruz. Ve internette tüketilen içeriklerin büyük bir bölümünü, pornografik içerikler oluşturuyor. Cinselliğin bilgisini elinde tutan ve pek çok kişinin kendi cinsel kimliğini ve deneyimlerini şekillendirme potansiyeline sahip olan pornografi, web 2.0’ın ortaya çıkışıyla çok daha çeşitli hale geldi. Feminist, queer ve etik porno, ana akım pornoya alternatif olarak internet sahnesinde yerini aldı. “İnternet Çağında Cinsellik Temsilleri” başlıklı atölye, çevrimiçi ortamlardaki temsili cinselliğin hayatımızdaki etkisini mercek altına alıyor. 6 haftalık atölye, toplum ve teknoloji ilişkisine farklı yaklaşımları ele alarak başlıyor. Ardından, feminist literatürde “Seks Savaşları” olarak anılan, farklı feminizmlerin pornografiye yaklaşımlarına yer veriyor. Farklı porno janrlarını tanıdıktan sonra, etik pornoyu ve pornografide etiği tartışmaya açıyor.
Bu atölyede amaç, Türkiye'de ve dünyada LGBTİ+ toplulukları bir arada tutan kültürel bazı unsurlara değinmektir. Bu kapsamda atölye, küresel bir LGBTİ+ kültürünün mümkün olup olmadığı sorusuyla başlayacak, sanatta, aktivizmde ve gündelik hayatta LGBTİ+ bireyler ve topluluklarla birlikte anılan Drag Queenlik, Lubunca, queer sanat vb. kimi kültürel fenomenleri ele alacaktır.
Günümüzde enformasyon ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmelerin olanaklı kıldığı ve yeni olduğu konusunda herkesin uzlaştığı iletişim ortamında ulusal sınırları aşan, küresel düzeyde bir iletişim sürmektedir. Bütün bu değişimler, bir yandan kullanıcının iletişim sürecindeki artan denetimi ile birlikte daha demokratik bir iletişim sürecinin dolayımlayıcısı olabileceğini ortaya koymakta, diğer yandan aynı olanaklarla internet giderek şirketlerin yatırım alanına dönüşmekte, piyasanın kurallarına tabi hale gelmekte, kullanıcı, kullanıcının katılımı ve yaratıcılığı metalaşmaktadır. Bu Atölyede, Kültürel Çalışmalar literatüründen yola çıkılarak, bu iki hat üzerinde kültür dolayımı ile sürdürülecek tartışmaların başlıca sorunsalları, argümanları ve kavram setleri ele alınacaktır.
Raymond Williams, gerek Kültürel Çalışmalar geleneğinde gerekse iletişimin ekonomi politiği yaklaşımında kültür, işçi sınıfı kültürü, edebiyat, iletişim ve teknoloji başta olmak üzere zengin bir eleştirel güzergâh sağlayan önemli düşünürlerden biridir. Bu atölye kültür, iletişim ve teknoloji bağlamında Williams’ın tarihsel maddeci yaklaşımını anlamayı ve tartışmaya açmayı amaçlıyor. Williams’ın romanları da dahil olmak üzere eserlerini derinlemesine inceleyerek atölye tartışmaları boyunca güncel toplumsal koşulları da kavramaya dönük bir hat oluşturmak amaçlanıyor.
Atölye gündelik hayat pratiklerine ve ilişkilerine nüfuz etmiş biçimde deneyimlenen iktidar ilişkilerini ve genel olarak kültürel alanı hegemonya ve ideoloji sorunsalı etrafında ele almayı amaçlar. Ders kapsamında toplumbilimlerinde gündelik hayat incelemelerine ve “duygulara” yer açan teorik yaklaşımlar ve tarihsel gelişmeler ana hatlarıyla gözden geçirilecektir. Bu çerçevede Raymond Williams’ın “duygu yapıları” kavramından Sara Ahmed’in duyguların kültürel politikası konulu çalışmasına kadar, siyaset, kültür, gündelik hayat ve duygular meselesini ele alan yaklaşımlar birlikte düşünülmeye çalışılacaktır.